28 Aralık 2008 Pazar

Kırmak Ya Da Kırmamak - Jailbreak

iPhone ile yeni tanışan kullanıcıların en çok yaşadığı sıkıntılardan biri de çeşitli forumlarda veya web sitelerinde karşılaştıkları Jailbreak ve Cydia kavramları. Bu yüzden biz de, bu iki kavramı ve varoluş nedenlerini çok fazla teknik detaya girmeden soru-cevap şeklinde açıklamaya çalışalım istedik.



1) Jailbreak tam olarak nedir?
Jailbreak, ingilizce kelime anlamı olarak "firar, hapisten kaçış" anlamına, iPhone'da ise cihazın yazılımsal olarak özgür kalması anlamına gelmektedir. Ülkemizde bu işlem için zaman zaman "kırmak" terimi de kullanılmasına rağmen, "kırmak" terimi aynı zamanda "unlock" işlemi için de kullanıldığından, genelde ingilizcedeki haliye "jailbreak" terimi tercih edilir.



2) Neden Jailbreak işlemine ihtiyaç duyuluyor?

iPhone aslında bir cep telefonundan ziyade bir cep bilgisayarıdır ve üzerinde yazılım olarak da Apple'ın bilgisayarlarında kullandığı Unix tabanlı bir bir işletim sistemi olan MacOS X bulunmaktadır. Fakat Apple, iPhone'da kullandığı işletim sistemini, bilgisiyarlarında kullandığının aksine daha kapalı ve daha kısıtlı özellikte yapmıştır. Bu yüzden iPhone kullanıcıları cihazlarına, aynı bilgisayarlarında olduğu gibi istediği uygulamaları yükleyememişlerdir. Bu da ilk çıktığı günden beri kullanıcıları, iPhone'u daha açık bir hale getirmenin arayışı içini itmiştir.

İşte bu durumdan rahatsız olan ve teknik bilgisi yüksek bir grup iPhone kullanıcısı, geliştirdikleri yazılımlarla iPhone'u özgürlüğe (jailbreak) kavuşturmuşlardır. Bu yazılımlardan en meşhuru da QuickPwn'dır. QuickPwn, iPhone'u özgür kıldığı :) gibi üzerine ayrıca Cydia, Installer gibi önemli yazılımları da yüklemektedir.



3) Peki Apple neden iPhone'u bu şekilde kapalı tutuyor, bizim istediğimiz gibi kullanmamıza izin vermiyor?
Bunun iki temel nedeni var ve birincisi ekonomik. Apple diğer cep telefonu üreticileri gibi değil ve birçok model üretmiyor. iPhone'u da bir cep telefonu gibi görmüyor. Dolayısıyla esas niyeti cihaz satışından para kazanmak değil. Asıl amacı cihaza yüklenecek içeriklerden (oyun, müzik, vs.) para kazanmak. Ve de bu içeriğin yönetimini de kendisi yapmak istiyor. Örnek vermek gerekirse şu an App Store'da satılan her paralı uygulama gelirinin %3o'unu Apple, %70'ini ise uygulamanın geliştiricisi alıyor. Eğer biz App Store harici bir yöntemle uygulama satın alabiliyor olsaydık, Apple bu gelirden mahrum olurdu.

Diğer nedeni de güvenlik. Jailbreak edilmemiş haliye iPhone, bence uygulama yüklenebilen diğer cep telefonlarına göre çok daha güvenli. Bunun nedeni de App Store uygulamalarını geliştirenlerin özgürlüklerinin Apple tarafından kısıtlanması. Bir iPhone geliştiricisi App Store için ancak, Apple'ın kendisine sağladığı SDK'yı (Software Development Kit) kullanarak bir uygulama geliştirebilir. Bu SDK da, geliştiricinin elini kolunu bir çok konuda bağlar. Dolayısıyla App Store uygulamaları aşağıdakilerini yapamaz;


a) Telefon numaramıza, hatta abonesi olduğumuz operatör bilgisine bile ulaşamaz.
b) Yüklediğimiz diğer uygulamaların bilgilerine ulaşamaz.
c) Mail ve SMS mesajlarımıza ulaşamaz.
d) Cihazımızdaki şifrelerimize erişemez.
e) Sistem bilgilerini ve ayarlarını değiştiremez. Örneğin Wi-Fi'yı ve EDGE'i kapatıp açamaz. Bağlantı ayarlarımızı değiştiremez.
f) Arka planda (background) çalışamaz. (Yani uygulamayı "Home" tuşuna basıp kapattığımız anda uygulama kapanır.)

Çoğu iPhone kullanıcısı da uygulamaların arka planda çalışamaması olayına çok takmış durumdadır :), özellikle MSN tarzı chat uygulamaları kullananlar. Apple'ın arka plana izin vermemesinin bir nedeni de pil ömrüdür. Arka planda çalışan uygulamalar cihazın beyni kabul edilen CPU'yu sürekli kullandıkları için cihazın pilinin daha çabuk bitmesine neden olurlar. Tabii aynı anda çalışan uygulama sayısı arttıkça da, uygulamaların çalışma hızı düşer, takılmalar başlar.

4) Jailbreak işleminden geçmemiş iPhone'lar daha güvenli ise neden herkes Jailbreak yapıyor?
Bunun da aslında birkaç sebebi var. Bence en önemli sebebi EDGE'in, Wi-Fi gibi kolayca kapatılıp açılamaması. İkincisi ise mevcut SMS ve Telefon uygulamasının çok yetenekli olmayışı ve App Store'da SMS ve Telefon ile ilgili uygulamaların SDK'nın kısıtları nedeniyle yer alamayışı. Üçüncüsü de App Store'daki paralı uygulamaların "cracked" diye tabir edilen ücretsiz versiyonlarının ancak jailbreak'li cihazlarda çalışabilmesi.

Bu yüzden Apple'ın izin vermediği ama kullanıcıların çok ihtiyaç duyduğu uygulamalar ayrıca geliştirilmekte (SDK kullanılmadan) ve Cydia üzerinden Jailbreak'li iPhone'lara yüklenebilmektedir.

5) Bu Cydia tam olarak nedir ve App Store'dan farkı nedir?
Cydia, Apple'ın insiyatifi ve kontrolü dışında Saurik diye bilinen bir yazılımcı tarafından, fakat içindeki uygulamalar da çeşitli developer'lar tarafından geliştirilmiş, jailbreak'li iPhone'lar için bir uygulama kurulum yazılımıdır. İsteyen herkes Cydia'nın belirlediği formatta uygulamalarını paketleyip, Cydia üzerinden dağıtımını gerçekleştirebilir. Fakat bu uygulamaları kimse denetlemez, dolayısıyla tüm bu uygulamaların sorumluluğu kullanıcıya aittir. BossPrefs, Cycorder, iBlackList, SBsettings, SwirlyMMS, OpenSSH gibi popüler jailbreak uygulamaları hep Cydia üzerinden yüklenir.



App Store ise tamamen Apple'ın kontrolünde olan ve Apple'ın SDK'sı ile geliştirilmiş, performans ve güvenlik kontrolleri yapılmış uygulamaların yer aldığı bir uygulama kurulum yazılımıdır.

6) Cydia üzerinden yüklediğimiz uygulamalar ne kadar güvenilirdir?

Cydia uygulamaları Apple'ın SDK'sı ile geliştirilmediğinden, arka planda çalışmaktan tutun da,cihazdaki tüm bilgilere erişime kadar iPhone'da herşeyi yapabilirler. Bir de bu yazılımlar Apple'ın denetiminden geçmedikleri için cihazlarda zaman zaman kitlenmelere, yavaşlıklara, hatta cihazı restore etmeye kadar giden sıkıntılara yol açabilirler. Hatta kötü niyetli kişiler cihazımızdaki bilgileri çalmak için bile uygulama geliştirebilir ve Cydia üzerinden dağıtabilirler.



Bu yüzden Cydia'daki her uygulama yüklenmemeli, sadece ihtiyaç duyulan ve çok sayıda kullanıcı tarafından kullanılıp, test edilmiş uygulamalar yüklenmelidir. Zaten Cydia'nın popüler uygulamaları forumlarda, bloglarda ve mail gruplarında sürekli paylaşılmaktadır.

7) Jailbreak'li cihazların garanti dışı kaldığı doğru mudur?
Teorikte evet. Apple'ın kullanıcı sözleşmesine göre iPhone'un üzerindeki yazılıma Apple'ın onaylamadığı herhangi bir yöntemle müdahale etmek cihazın garanti dışı kalmasına neden olmaktadır. Fakat pratikte bu yüzden cihazı garanti dışı kalan hiç görmedim. Genel kanı, jailbreak'li cihaz tekrar restore edilerek servise götürüldüğünde, daha evvel jailbreak işleminden geçirildiğinin tespit edilemediği yönündedir.

8) Jailbreakli cihazlarda App Store'daki paralı uygulamaların, ücretsiz bir şekilde çalıştırılabildiği doğru mudur?
Maalesef doğrudur. Installous ismi verilen bir uygulama yardımıyla, kırılmış (cracked) App Store uygulamaları jailbreak'li cihazlarda çalıştırılabilmektedir. Hatta kullanıcıların sırf bu yüzden jailbreak'li cihaz kullandıkları düşünülmektedir. Halbuki bu doğru değildir. App Store'dan parasıyla uygulama indirmesine rağmen diğer avantajlarından dolayı jailbreak'li cihaz kullanan bir çok kullanıcı da mevcuttur.



9) Tüm bu avantaj ve dezavantajlarına rağmen jailbreak konusunda kararsız kaldım. Siz ne önerirsiniz?
Teknik konulara aşina veya meraklı olmayan iPhone kullanıcılarına kesinlikle jailbreak önermiyoruz. Eğer iPhone'la bir telefon gibi değil de bir bilgisayar gibi uğraşacak vaktiniz ve bilgi birikimiz var ise jailbreak yapabilirsiniz. Lakin jailbreak'in teknik olsun veya olmasın tüm kullanıcılar için bir risk taşıdığını hiç bir zaman unutmamak gerekiyor Ben şahsen cihazımı uzun bir süredir jailbreak'siz kullanıyorum ve BossPrefs haricinde de çok ciddi bir eksiklik hissetmiyorum.

25 Aralık 2008 Perşembe

Animoto İle Görsellerinizi Sunuma Çevirin

Animoto uzun zamandır görsellerinizi kullanarak sunumlar öncesinde ve arasında kullanabileceğiniz videolar yaratmanızı sağlayan bir servis. Bu servis ile gönderdiğiniz fotoğrafları algılayarak seçtiniğiniz müzikle senkronize bir şekilde bir video yaratıyor.

http://animoto.com adresinden ulaşabileceğiniz bu servis küçük boyutlu videoları ücretsiz sunuyor. Eğer profesyonel videolar istiyorsanız her video için 3$ veyahut yıllık sınırsız 30$ vermeniz gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde Animoto şirketi bu servisi iPhonelarınız için bir uygulama ile Appstore'da yayınladı. Şimdi kısaca uygulamamızdan bahsedelim.


"Create Video" seçeneğini seçtikten sonra karşımıza öncelikle fotoğraf seçme sekmesi geliyor. Burada ekrandaki fotoğrafların üzerilerine tıklayarak istediğiniz fotoğrafları seçebilirsiniz. Seçilen her fotoğraf için üst kısımda kaç tane seçtiğinizi gösteren sayı artıyor. Bu aşamada seçilen fotoğrafları 9 ila 18 olması gerekiyor. Devam seçeneğini seçtiğimizde fotoğrafların sırası ile ilgili bir ekran geliyor.


Fotoğrafların yerlerini değiştirme ekranını aynı ana ekranımızda ikonların yerlerini değiştirir gibi yapıyoruz.


Sonrasonda sıra müzik seçme seçeneğine geliyor. Burada belirtilen müzik türlerinden birini seçtikten sonra seveceğeniz müziği seçebiliyorsunuz. Orjinal sitesinde ise isterseniz bilgisayarınızdan müziklerinizi yükleyebiliyorsunuz.


Devam ettiğinizde program fotoğraflarınızı kendi sunucularına yüklemeye başlıyor, bu aşama biraz uzun sürebilir.


En son olarak finalize etme aşamasında gene Animoto sunucusunda animasyonunuzun yaratılıyor. Bu aşamadan 30 dakika kadar sürebilir. Bittikten sonra ana ekranda bununan "My Videos" bölümünden videolarınızı görebilirsiniz. Dikkat edilmesi gereken nokta animasyonları her izlemeye çalıştığınızda uygulama tekrar ve tekrar animoto sunucusundan download yapıyor. EDGE ile bağlı iseniz dikkat etmeniz gerekecektir.


Videonuz tamamlandıktan sonra "Play" bölümünden izleyebilir, "Share" bölümünden arkadaşlarınıza ve/veya kendinize gönderebilir, "Rename" bölümünden videonuzun ismini değiştirebilir, "Remix" bölümünden yarattığınız videonun yeniden oluşturulmasını sağlayabilir, "Edit" bölümünden başa dönerek videonuzu baştan yaratabilir ve "Delete" bölümünden beğenmediniğiniz videolarınızı silebilirsiniz.

Videolarınızı sadece telefonunuzdan değil ayrıca bilgisayarınızdan da görebilirsiniz. Bunun için videoyu mailinize göndermeniz yeterli. Mail içerisinde linki explorer sayfanızdan açabilirsiniz. Animoto tam tersi için de bir çözüm bulmuş. Eğer telefonunza gönderilen maillerin içinden linki tıklarsanız uygulamanız ayaklanarak videonuzu izleyebiliyorsunuz. Bunun için yukarıda bahsedilen "Share" bölümünü kullanmanız gerekiyor.



Herşey tamamlandıktan sonra karşınıza yukarıdaki gibi bir görüntü gelecek. Tamamını izlemek isterseniz bu 30 saniyelik versiyon'a House M.D. adresinden ulaşabilirsiniz

Uygulamamıza App Store'dan ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

23 Aralık 2008 Salı

mBoxMail ile iPhone'da Hotmail'e Erişim

GÜNCELLEME (14/12/2009): Artık iPhone'dan Hotmail'e erişim için aşağıdaki uygulamaya gerek kalmadı. Dire Mail uygulaması ile Hotmail'e erişebilirsiniz. Detaylı bilgi için "iPhone'dan Hotmail'e Erişim Artık Tüm Dünyaya Açık" başlıklı yazımıza bir göz atın.

iPhone, ilk versiyonu çıkalı bir seneden fazla olmasına rağmen, Mail uygulamasının hala Hotmail'i desteklemiyor oluşu bir çok kullanıcı tarafından büyük bir eksiklik olarak görülüyor. Çoğu kullanıcı da bu eksikliğin iPhone'dan, daha doğrusu Apple'dan kaynaklandığını düşünüyor. Halbuki iPhone, POP3 veya IMAP desteği olan tüm mail sunucularını destekliyor. Lakin @hotmail.com, @live.com ve @msn.com gibi mail adreslerine ev sahipliği yapan Microsoft, her nedense kullanıcılarına nerdeyse internet kadar eski ve basit olan POP3 veya IMAP protokollerini açmadığı için kullanıcılar sıkıntı çekiyor. Ülkemizde de çok fazla sayıda @hotmail.com uzantılı mail adresine sahip iPhone kullanıcısının bulunması, bu eksikliği bizim için de önemli kılıyor.

Her ne kadar bu konuda yapacak pek birşey yokmuş gibi görünse de bazı kullanıcılar Hotmail'i, iPhone'un desteklediği POP3 protokolüne çeviren IzyMail gibi aracı siteler kullanarak bu sorunu aşmayı başardılar. Fakat bu yöntemde şifrelerimiz ve mesajlarımız başka bir site üzerinden geçtiği için güvenlik sıkıntısı mevcuttu. Ayrıca iPhone ile zaten yavaş olan Hotmail arasına bir tane daha sitenin girmesi bağlantıyı iyice yavaşlatıyordu. En büyük avantajı ise iPhone'daki Mail uygulamasının tüm özelliklerinden yararlanabiliyor olunmasıydı.


Bir süre sonra ise benim gibi yukarıdaki yönteme asla güvenemeyecek olan kullanıcılar için mBoxMail isminde, aracı bir site kullanmadan direk Hotmail'e bağlanan ve şifrelerimizi sadece iPhone'umuzda kayıtlı tutan bir uygulama, App Store'da yerini aldı. Açıkçası yıllar önce Hotmail'i terkedip Gmail'e geçtiğim için iPhone'da Hotmail'e erişim benim için bir sorun değildi. Lakin eşimin de iPhone kullanıyor ve Hotmail hesabının bulunuyor olması, mBoxMail'in son sürümlerindeki bazı harika özelliklerin iPhone'un kendi Mail uygulamasında bile olmayışı, mBoxMail'i satın alıp bir süredir kullanıyor olmama neden oldu. (Yoksa Hotmail için bir uygulamaya kolay kolay 9.99$ vermezdim. :) )

Öncelikle şunu belirtelim ki mBoxMail Microsoft'un geliştirdiği bir uygulama değil. mBoxMail, MFluent ismindeki bir Amerikadaki bir yazılım firması tarafından geliştirilmiş ve muhtemelen de Microsoft ile bir anlaşması bulunmuyor. Yani iki gün sonra Microsoft Hotmail altyapısını değiştirir ise, mBoxMail'in bu yeni yapıya uygun versiyonu çıkana kadar çalışmama durumu olabilir.



Uygulamayı ilk çalıştırdığımızda karşımıza, Adımızı (Your Name), emailimizi ve şifremizi (Password) gireceğimiz bir bir ekran çıkıyor. Bilgilerimizi girdikten sonra ise "Sync mail" seçeneğine tıklayınca ilk defa bağlandığımız için biraz uzun sürecek indirme (download) işlemi başlıyor. Bu ilk indirme işlemini EDGE'den yapmanızı tavsiye etmiyorum, imkan var ise Wi-Fi'dan yapın. Çünkü EDGE'den çok yavaş oluyor. Daha sonra ise istediğiniz gibi EDGE'den bağlanabilirsiniz. Bir de uygulama'nın şu anki versiyonu birden fazla hesap desteklemiyor, dolayısıyla sadece bir mail hesabımızı tanımlayabiliyoruz.



Uygulamaya giriş yaptıktan sonra karşımıza ilk olarak sol yukarıdaki ekran görüntüsünde yer alan menü çıkıyor. mBoxMail, kendi yarattığımız klasörler dahil tüm klasörleri ve içlerindeki mesajları gösterebiliyor. Ayrıca sağ üst ekran görüntüsünde olduğu gibi mesajları toplu silme ve taşıma imkanı da sunuyor. Mail silme, okuma, yönlendirme (forward) ya da cevaplama (reply) fonksiyonlarının tamamı, iPhone'un kendi Mail uygulamasında olduğu gibi düzgünce çalışıyor.



Mesaj Gönderme ekranı ise bence iPhone'un orijinal mail uygulamasından çok daha yetenekli çünkü mesajı yazarken dosya ekleme (attachment) işlemi yapabiliyoruz ve de



klavyeyi yatay pozisyonda kullanabiliyoruz. Bu da mesaj yazmayı çok daha rahat kılıyor.

Son olarak aşağıdaki ekran görüntülerinde olduğu gibi mBoxMail'e ait ayarları uygulamadan çıkarak Ayarlar (Settings) ekranının en altında bulunan mBoxMail'e ait ikona tıklayarak yapıyoruz. Özellikle imza (signature) kısmını değiştirmek isteyenler olur diye paylaşmakta fayda gördük.



Eğer Hotmail hesabınızdan vazgeçemiyorsanız ve iPhone'da mail hesabınızı kolayca ve güvenli bir şekilde yönetmek istiyorsanız mBoxMail 9.99$'a değer. Özellikle sık sık sürüm çıkararak, yeni özellikler eklemeleri, önümüzdeki aylarda uygulamanın çok daha iyi bir noktaya geleceğini gösteriyor. Fakat unutmamak lazım ki mBoxMail bir App Store uygulaması olduğu için, Mail uygulaması gibi arka planda çalışamıyor. Dolayısıyla uygulamayı arada bir açıp kontrol etmeden yeni bir mail geldiğinden haberdar olamıyoruz.

mBoxMail'in ingilizce bir destek (support) sayfası da bulunuyor. Bu sayfada bir çok soruya cevap verilmiş. Aradığınız sorunun cevaplarını orada bulamaz iseniz, biz de burdan yardımcı olmaya çalışırız. Aşağıdaki ikon'a tıklayarak uygulamayı indirebilirsiniz.

21 Aralık 2008 Pazar

iTunes İpuçları - I

Geçenlerde aylarda yaptığımız "Ne kadar zamandır iPhone kullanıyorsunuz?" başlıklı anketimizde, 522 katılımcının %50'si "0-2 ay" cevabını verdi. Bu da bizim, sitemizi ziyaret eden kullanıcıların, iPhone ve iTunes ile ilgili temel bilgilere çok daha fazla ihtiyaç duyacağı sonucunu çıkarmamıza neden oldu.

Dolayısıyla bu aralar, eski iPhone kullanıcıları için bildik ama yeni kullanıcılar için önemli olabilecek konular ile ilgili daha fazla yazı yazmayı düşünüyoruz. Yeni kullanıcılar da en çok, iPhone'un ayrılmaz parçası olan iTunes ile ilgili sıkıntı yaşadığından, bu yazıda biraz iTunes ile ilgili temel bilgileri paylaşmak istedik. Fakat iTunes ile ilgili ipuçlarına geçmeden önce de, daha evvel iTunes ile ilgili yazdığımız bazı önemli yazıları da hatırlatmamızda fayda var:

Apple ID Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Kredi Kartı ile Apple ID Oluşturma
Kredi Kartsız Apple ID Oluşturma
iTunes Ödeme Sorunu - Billing Problem
iTunes ile Ringtone Oluşturmak
iART ile Albüm Kapaklarını Eklemek

Yukarıdaki yazılarımız her ne kadar bir iPhone kullanıcısının çoğu temel ihtiyacını karşılasa da aşağıdaki ipuçları da faydalı olacaktır.

1) Apple ID hesap bilgilerimi nerden görebilir ve değiştirebilirim?

Kullanıcı adı mail adresimiz olan Apple ID ile iTunes Store'a giriş (Sign In) yaptığımızda, aşağıdaki ekran görüntüsünde olduğu gibi sağ üst köşede, mail adresimizin bulunduğu bir seçenek çıkar.


Büyütmek için resmin üzerine tıklayınız.

Mail adresimizin yer aldığı bu seçeneğe tıkladığımızda ise aşağıdaki ekran görüntüsünde olduğu gibi Apple ID'imize ait tüm hesap bilgilerini görüntüleyebileceğimiz ve değiştirebileceğimiz bir ekran karşımıza çıkar.


Büyütmek için resmin üzerine tıklayınız.

Hesap bilgileri ekranında bir çok seçenek bulunur. Bu seçeneklerin ne işe yaradıkları da kabaca aşağıdaki gibidir:

* Edit Account Info -> Şifre, güvenlik sorusu gibi bilgileri değiştirdiğimiz ekran.
* Edit Payment Information -> Kredi kart ve fatura adres bilgilerini değiştirdiğimiz ekran.
* Change Country -> iTunes Store'un bağlı olduğu ülkeyi değiştirdiğimiz ekran. (Not: Ülke değiştiğinde, kredi kartı ve adresler de o ülkeye ait olmalıdır.)
* Purchase History -> iTunes'tan daha evvel indirdiğimiz (ücretli veya ücretsiz) uygulamaların ya da müziklerin listelendiği ekran.
* Edit Nickname -> App Store'daki uygulamalara yorum (review) yaparken kullandığımız takma adını değiştirebildiğimiz ekran.
* Manage Reviews -> App Store'daki uygulamalara daha evvel yazdığımız yorumları (review) değiştirebildiğimiz ekran.

2) iPhone'umun ismini nasıl değiştirebilirim ?

iPhone'umuzu USB kablosu ile iTunes'a bağladıktan sonra sol menüde "DEVICES" başlığı altında cihazımızın ismi gözükür. Cihazımızın üzerine bir kere tıkladığımızda iTunes, aşağıdaki ekran görüntüsündeki gibi, bize bu ismi değiştirme imkanı verir.



3) iPhone'u USB kablosu ile iTunes'a bağladığım anda otomatik olarak senkronizasyon (sync/eşzamanlama) yapıyor. Bundan nasıl kurtulabilirim?

Eğer bilgisayarımızdaki iTunes'a bağlanacak tüm iPhone veya iPod'lar için auto-sync özelliğini devre dışı bırakmak istiyorsak öncelikle üst menüden Edit -> Preferences'a tıklayıp ayarlar ekranını açmamız,



ardından çıkacak ekranda da Devices sekmesine geçip "Disable automating syncing for iPhones and iPods" seçeneğini işaretleyip "OK" düğmesine tıklamamız gerekiyor.


Büyütmek için resmin üzerine tıklayınız.

Bu sayede iTunes'ta Apple ID'si yetkilendirilmemiş (authorize) başka bir iPhone takılması durumunda (örneğin şarz için) cihazdaki uygulamaların yanlışlıkla silinmesi sorunu ortadan kalkar.

Eğer auto-sync özelliğini sadece belli bir cihaz için devre dışı bırakmak istersek de, bir üstte anlattığımız seçenek aktif değilken ve ilgili cihazımız USB ile bağlı iken "Summary" ekranındaki "Automatically sync when this iPhone connected" seçeneğinin seçili işaretini kaldırıp aşağıdaki ekran görüntüsündeki gibi "Apply" düğmesine tıklamamız gerekir.


Büyütmek için resmin üzerine tıklayınız.

5) Yeni formatladığım bilgisayarımdaki veya arkaşımın bilgisayarındaki iTunes'a iPhone'umu bağlayınca ve sync yapınca cihazımdaki tüm yüklü uygulamalar siliniyor. Bunu nasıl engelleyebilirim ?

Aynı Apple ID ile, App Store'dan aldığımız ücretli bir uygulamalayı yüzlerce kez tekrar indirsek dahi tekrardan para ödemeyiz. Apple da, 100 kişinin ortak bir Apple ID kullanıp bu özelliği suistimal etmesini (acaba en fazla suistimal hangi ülkede olurdu :) ) engellemek için, bir Apple ID'nin aynı anda en fazla 5 farklı bilgisayarda yüklü iTunes'a kadar kullanılmasına izin vermektedir.

Yeni kurulmuş bilgisayarımızda, ya da arkadaşımızın bilgisayarında, kendi Apple ID'imiz yetkilendirilmiş (authorized) durumda olmadığı için, iTunes'a takıp sync eder isek, iTunes o iPhone'umuzdaki tüm uygulamaları güvenlik nedeniyle hemen siler.

Bunu engellemek için de, yeni kurulmuş iTunes'ta sync yapmadan evvel, Apple ID'miz ile önce iTunes'a giriş (Sign In) yapmamız, ardından da üst menüyü kullanarak aşağıdaki ekran görüntüsündeki gibi "Store -> Authorize" işlemini yapmamız gerekmektedir.



Bu şekilde en fazla 5 farklı bilgisayarda yetkilendirme işlemi yapabileceğimizi de unutmamamız gerekiyor. Dolayısıyla iTunes yüklü bir bilgisayarı artık kullanmayacaksak (format atmak da buna dahil) "Store -> Deauthorize" işlemini yapıp daha evvel verdiğimiz yetkiyi almakta fayda var. Bu sayede 5 adet limitimizin dolmasını engelleyebiliriz.

Bu yazının devamı için iTunes iPuçları - II başlıklı yazımıza gözatabilirsiniz.

20 Aralık 2008 Cumartesi

OrbLive ile iPhone'da Televizyon Keyfi - I

iPhone'daki efsane uygulamalardan biri olan OrbLive ile ilgili uzun zamandır bir tanıtım yazısı yazmak istiyor fakat detayları biraz fazla olduğu için bir türlü fırsat bulamıyorduk. OrbLive kısaca, evimizdeki veya işyerimizdeki herhangi bir bilgisayardaki tüm multimedya dosyalarına iPhone'dan ulaşmamızı sağlayan harika bir uygulama. Multimedya deyince aklınıza sadece resim ve video'lar gelmesin, web kameramızdan tutun da, bilgisayarımıza takılı "TV Card" üzerindeki televizyon yayınlarını bile OrbLive sayesinde iPhone'da izleyebiliyoruz.



OrbLive'i ilk çalıştırdığımızda karşımıza bir login ekranı (yukarıda soldaki resim) çıkıyor. Bu ekrandaki en önemli ayar iPhone'umuzun internet bağlantısına göre medya dosyalarının hangi kalitede olacağına karar vermek. Örneğin eğer EDGE ile internete bağlı isek "Streams optimized for" değerini de EDGE'e getiriyoruz. Bu durumda her ne kadar görüntü kalitesi düşse de görüntüler çok yavaş akmamış oluyor.

OrbLive 5 ana ekrandan oluşuyor. Aslında her bir ekran bilgisayarımızdan gösterebildiği dosya tiplerini simgeliyor:

* Audio : Bu ekranı kullanarak bilgisayarımızdaki mp3'leri dinleyebiliyoruz.
* Video : Bu ekranı kullanarak bilgisayarımızdaki video'ları (Divx, mp4, vs.), TV Card varsa televizyon yayınlarını, bağlıysa webcam görüntülerini izleyebiliyoruz.
* Photo : Bilgisayarımızdaki resimlere bu ekrandan ulaşabiliyoruz.
* Document : Bilgisayarımızdaki dosyalara da bu ekrandan ulaşıyoruz.

Görüldüğü gibi OrbLive'in yetenekleri epey fazla. Fakat biz bu yazıda daha çok, OrbLive'i diğer uygulamalardan farklı kılan video ve tv özelliğinden bahsetmek istiyoruz.



Yukarıdaki ekran görüntülerinde de görüldüğü gibi OrbLive bilgisayarımızdaki TV Card'ımız üzerinden canlı televizyon yayınlarını, kanal kanal bize izleme imkanı sunuyor.



OrbLive ayrıca cihazımızı yan çevirdiğimizde de, yukarıdaki ekran görüntüsünde olduğu tüm video görüntülerini tam ekran izleme imkanı sunuyor.

OrbLive'in sevdiğim bir yanı da bilgisayarımıza bağlı Web Cam'den canlı olarak ses ve görüntü almamıza imkan vermesi. Özellikle çocuklarını bir bakıcıya bırakan anne babalar, ya da evcil hayvanlarını evde yalnız bırakanlar bu özellik sayesinde istedikleri an evlerini izleyebilirler.



Örneğin yakından bakmak isteyince hemen saklanan su kaplumbağalarımı Web Cam ve OrbLive sayesinde yakından görebiliyorum. Bu arada Web Cam'in ışığından mıdır bilinmez kameranın yanından hiç ayrılmadılar :)



Son olarak Divx videolarımızı da ayrıca alt yazıları birleştirmemiz gerek kalmadan yukarıdaki ekran görüntülerinde olduğu gibi izleyebiliyoruz. Görüntü ile altyazı bilgisayarımızda birleştirilip gönderildiği için OrbLive'e sadece göstermek kalıyor. Fakat şunu belirtmeliyim ki altyazıların kalitesi kendi hazırladıklarımız kadar iyi olmuyor.

OrbLive'in başlıca özellikleri bunlar fakat ben çok Televizyon Yayını ve Web Cam olayını seviyorum :)

OrbLive'in App Store'da, OrbLive (9.99$) ve OrbLive Free (Ücretsiz) olmak üzere iki adet versiyonu bulunuyor. Ücretsiz olan OrbLive Free'de, her bir kategoriden rastgele seçilmiş maksimum üçer adet dosya gösteriliyor. Para vermeden önce ücretsiz versiyonunu denemekte fayda var.

Aslında OrbLive sadece iPhone için geliştirilmiş bir uygulama değil, yıllardır bir çok mobil cihazda zaten çalışıyor. Fakat iPhone ekranının daha büyük ve çözünürlüğünün daha yüksek oluşu, iPhone'da OrbLive kullanmayı daha anlamlı hale getiriyor.


Peki OrbLive nasıl çalışıyor? OrbLive'ın iPhone uygulaması aslında tek başına bir anlam ifade etmiyor. Esas işi yapan, bilgisayarımıza kurduğumuz ve bizim multimedya dosyalarımızı paylaştıran Orb uygulaması. Bilgisayarımızda kurulu olan Orb uygulaması, açık olduğu sürece http://mycast.orb.com ile irtibat halinde oluyor ve biz iPhone'umuzdan OrbLive'i açtığımızda http://mycast.orb.com üzerinden bilgisayarımızdaki multimedya dosyalarına erişebiliyoruz. Dolayısıyla bilgisayarımızın sürekli açık kalması ve evimizde iyi bir internet bağlantısı olması gerekiyor.

Yukarıda anlattıklarımız OrbLive'in iPhone tarafı. İşin bir de Orb uygulamasını bilgisayarımıza kurduğumuz, konfigüre ettiğimiz kısmı var. Onu da bu yazının devamında bulabilirsiniz.

Yazının devamı : OrbLive ile iPhone'da Televizyon Keyfi - II

OrbLive ile iPhone'da Televizyon Keyfi - II

Bu yazımızda OrbLive'in iPhone tarafını tanıtmıştık. Bu yüzden bu yazımızda da işin zahmetli kısmına yani evimizdeki (ya da işyerimizdeki) bir nevi OrbLive sunucusu olarak çalışacak bilgisayarımıza, Orb kurulum ve konfigürasyonunu nasıl yapacağımıza geçelim:

1) Öncelikle bilgisayarımıza doğru Orb yazılımını yüklememiz gerekiyor. (Çoğu kullanıcı bu noktada yanlış dosyayı yükleyerek televizyon izlemek için gerekli konfigürasyonu yapamıyor.) İndirip çalıştırmamız gereken, http://www.orb.com/en/download_orb adresindeki "Other countries" başlıklı Orb20SetupEn.exe ismindeki dosya.



2) Orb kurulumu 4 ana adımdan oluşuyor ve "Next" tuşuna tıklayarak ilerliyoruz. Kurulumun bir çok alt aşaması var gibi gözükse de aslında çoğu ekranda bize bilgi veriliyor. Biz zaten aşağıda bilgi girmemiz ya da konfigürasyon yapmamız gereken önemli ekranları örneklerle paylaştık.

İlk ana adımda (Account Setup) öncelikle eğer daha evvel açmadıysak Orb hesabımızı açmamız gerekiyor. (Bu sırada uygulama internete bağlanmak isteyeceğinden, antivirus veya firewall uygulamaları tarafından engellenmemeli.)



Yukarıdaki ekranda hesap açarken kullandığımız hesap adını (Create login) ve şifreyi (Password) daha sonra iPhone uygulamasında da kullanıyoruz.

3) İkinci ana adımda (System Check) kurulum uygulaması, bilgisayarımızdaki müzik ve video dosyalarının iPhone'daki OrbLive tarafından gösterilip gösterilemiyeceğini (streaming) kontrol ediyor. Aşağıdaki ekran görüntüsünde olduğu gibi yeşil ışık yanıyorsa bilgisayarımızda Orb sorunsuz çalışabilir anlamına geliyor.



3) Üçüncü ana adımda (Local Network) karşımıza "You can use Orb to stream your videos or music to your TV using your XBox 360, PS3, or a digital media player. Should we configure it now?" seçeneği çıkıyor. Bu ekranda da "No" seçeneğini işaretleyip devam (Next) ediyoruz.

4) Dördüncü ana adımda (TV Setup) televizyon ayarlarını yapıyoruz:

a) Eğer bilgisayarımıza bağlı bir TV Kartımız var ise ve Orb da bu kartı tanış ise aşağıdaki ekran görüntüsündeki gibi bir mesaj çıkıyor ve bu sefer "Yes" seçeneğini işaretleyip "Next" düğmesine tıklıyoruz. Eğer TV Kartımız yoksa aşağıdaki adımların bir çoğu karşımıza çıkmıyor.



b) Ardından gelen ekranda da aşağıdaki gibi "I don't hava a set-top box" seçeneğini işaretleyip "Next" düğmesine tıklıyoruz.



c) Ardından da ülke seçim ekranı karşımıza çıkıyor. Ülkemizi (Turkey) seçip yine devam ediyoruz.

d) Bu sefer karşımıza ise TV Kartımıza klasik anten mi (Antenna) yoksa kablo-tv mi (Cable) bağladığımızı soran bir ekran çıkıyor. Hangisini bağladıysak onu seçiyoruz ve diğer adıma geçiyoruz.

e) Son olarak da TV ayarının yapıldığı en önemli ekrana geliyoruz. Bu ekranda OrbLive'den görmek istediğimiz kanalları sırayla aratıp, sonra da kaydetmemiz (Save Channel) gerekiyor. Arama işlemini ister "Start/Find next channel" düğmesi ile istersek de kanalları tek tek arttırarak yapabiliyoruz. Aradığımız kanalı bulunca ismini yazıp "Save Channel" düğmesine tıklıyoruz.


Normalde yukarıdaki ekran görüntüsündeki siyah kısımda TV görüntüsü bulunmaktadır.

OrbLive'de görmek istediğimiz tüm kanalları tek tek kaydettikten sonra yine "Next" düğmesine tıklıyoruz ve TV ayar işlemini sonlandırıyoruz.

4) Son ekranda ise tüm "Close" düğmesine tıklayarak Orb kurulumumuzu tamamlamış oluyoruz.



Kurulum bittikten sonra tek yapmamız gereken ufak bir kaç konfigürasyon. Orb servisi bilgisayarımızda açık olduğu sürece sağ alt köşedeki sistem çubuğunda yer alıyor ve üzerine sağ tıklayarak aşağıdaki aşağıdaki işlemleri yapabiliyoruz:



Configuration : Konfigürasyon menüsünü açar.
Start Orb : Orb Servisini başlatır.
Stop Orb : Orb Servisini kapatır.
Go to Orb : Web tabanlı yönetim ekranını açar.

Orb'un konfigürasyon ekranı kullanarak da istediğimiz zaman örneğin TV kanallarını tekrar ayarlayabiliyoruz.



Ya da OrbLive üzerinden görmek istediğimiz video, müzik, resim ve dokümanların klasörlerini değiştirebiliyoruz.



Orb'un kurulum ve konfigürasyonunu tamamladıktan sonra da sağlıklı çalışabilmesi için aşağıdaki noktalara dikkat etmemiz gerekiyor:

1) Orb, internetteki sunucusuyla bazı portlar üzerinden konuşur, bilgisayarlarımızda kurulu olan bazı anti-virus veya firewall yazılımımları bu portlar üzerinden bağlantıyı engelleyebilir. Bu durumda Orb çalışmaz. Bunun için anti-virus, firewall yazılımlarından bu portların engeli kaldırılmalıdır.

2) Orb, sunucusu üzerinden iPhone'unuza video, resim gibi dosyalarınızı yollarken bilgisayarınızdaki internet bağlantısının upload özelliğini kullanır. Örneğin 1 Mbit (download) ADSL internet bağlantınız var ise upload kapasitesi bunun dörtte biri yani 256Kbit'tir. Dolayısıyla bağlantı hızı yavaş olabilir.

Orb ile ilgili aslında daha çok bilgi mevcut, fakat yukarıdaki paylaştıklarımızın iPhone kullanıcılarına yeterli olacağını düşünüyorum. Dileyenler uygulamanın kendi sitesinde daha çok bilgi bulabilirler.

Not: Bu yazının birinci kısmına bu linkten ulaşabilirsiniz.

t